Bazen gazetede bir ilan görürsünüz… Annenizin yaptığı, memleket kokan, oraların hamuru ile yoğrulmuş doğal yemeklerden dem vurur size.
Heyecanlanırsınız, haylaz bir iştah eşlik eder anılarınızdaki masum çocuk gülüşünüze. Acele eder, ilk Pazar günü yola koyulursunuz İstanbul’un çekilmez trafiğinde.
Çocukluk lezzetlerine dönmek ise eğer söz konusu olan, bütün bu cefaya değecektir elbette. İlanda gösterilen adrese yaklaşırken heyecanınız ve sabırsızlığınız en üst noktadadır artık.
Ta ki; ilk lokmayı tadana kadar… Endüstriyel çarkların arasında öğütülmüş bayağı bir lezzet kaplar ağzınızı. Ne çocukluğunuz kalmıştır, ne de çektiğiniz cefanın bir faydası.
Size söz veriyoruz! Hayalleriniz, heyecanınız ve sağlığınız ile oynamıyoruz. Lezzetimiz annenizin yemeklerine yetişemez elbette.
Ancak en az o kadar doğal, o kadar masum ve bir o kadar da temiz gıdaları sizinle buluşturmak için yola çıktık biz.
Küçük ve geleneksel yöntemlere sadık üreticiler arayıp bulduk yurdun dört bir yanında. Hileyle mutluluk olmaz, buna inandık.
Bu yüzdendir ki, yapay tatlandırıcılara, aromalara, Çin Tuz’larına rağbet etmedik hiç. Yediklerimizin genetiğini değiştirmek, geleceğimizi, doğacak nesilleri katletmektir, bunu hiç unutmadık.
Semt pazarlarını adres edindik kullandığımız malzemeler için. Köylü tezgahları uğrak noktamız oldu hep, doğal ve kendi toprağımızda yetişen ürünleri bulabilme sevdasıyla.